Yazılar

Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka Teorisi Işığında Durumsal Liderlik ve Altı Temel Liderlik Stili

Her şey liderlik stilleri ile ilgili bir yazı yazmak için kolları sıvamamla başladı. Liderlik stillerini de “Duygusal Zeka” ile tanıdığımız Daniel Goleman’ın “Altı Liderlik Stili” çerçevesinde derlemekti amacım. Yazının iskeletini kurarken duygusal zekaya da biraz değinmek iyi olur diye düşündüm önce. Öyle ya; Goleman’ın liderlik stillerine girmeden bu stilleri dayandırdığı duygusal zeka kavramını ve bileşenlerini masaya getirmek iyi olurdu.

Liderlik stillerinden her bahsedişimden önce ya da sonra durumsal liderlik kavramını da mutlaka el almayı tercih edip; Goleman’ın liderlik stillerini doğru yer; zaman, doğru ihtiyaç anında liderin başına taktığı şapkalara benzettiğim için durumsal liderlikle ilgili de birkaç satır yazmak iyi olur dediğimde yazının iskeleti tamam oldu. Yazının iskeleti tamam oldu olmasına ama bu kadar çok kavramı ve başlığı tek yazıda derleyip toplamak iddialı bir iş haline geldi. Tam o noktada içimden bir ses buradan en az üç yazı çıkar yahu dese de diğer bir ses de hepsini tek bir yerde toplamanın da pratikliğinden bahsediyordu bana. Buna karar ver de öyle yazarsın diyen üçüncü sesi dinlersem yazının başına gelecekleri bildiğimden Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka kavramına hemen dalıyorum. (25 yıl kadar önce üniversitede bana Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka kitabını hediye eden hocam Selam Serdaroğlu’na buradan bir kez daha teşekkür etmiş olayım)

Duygusal Zeka

Daniel Goleman tarafından tanımlandığı şekliyle duygusal zeka, başkalarının duygularının yanı sıra kendi duygularımızı anlama, tanımlama ve yönetme becerisini ifade ediyor. Goleman’ın duygusal zeka üzerine çalışması, kişisel ilişkiler, iş hayatındaki başarı ve etkili liderlik dahil olmak üzere hayatın çeşitli yönlerinde bunun önemini vurgular.

Goleman, duygusal zekanın beş temel bileşenini şöyle tanımlar:

1. Kişisel farkındalık: Kişisel farkındalık, kendi duygularımızı, güçlü yönlerimizi, zayıf yönlerimizi, değerlerimizi ve motivasyonlarımızı tanımayı ve anlamayı içerir. Duygusal zekanın temelidir ve daha bilinçli kararlar almamıza ve duygularımızı daha iyi yönetmemize yardımcı olur. “Bana şu anda ne oluyor?” “Ne hissediyorum?” “Şu anda ne yaşıyorum” kişisel farkındalık için ilk aklıma gelen birkaç soru.

2. Kendini yönetme: Duygularımızı, dürtülerimizi ve tepkilerimizi kontrol etme ve yönetme yeteneğimizi ifade eder. Kendini kontrol edebilme de diyebileceğimiz baskı altında sakin kalmayı, stresi etkili bir şekilde yönetmeyi ve değişen koşullara uyum sağlamayı içerir. İngilizcede “self-regulation” denen, dürtüsel olarak tepki vermek yerine duygu ve düşüncenin farkında olarak bir yanıt vermemizi sağlar.

3. Motivasyon: Motivasyon, kişisel ve profesyonel hedeflere ulaşma dürtüsüdür. Kendine yüksek standartlar koymayı, başarmak için güçlü bir istek duymayı ve zorluklar karşısında ısrarcı kalmayı içerir. Motive olmuş bireylerin dirençli olma ve hedeflerine ulaşma olasılıkları daha yüksektir.

4. Empati: Empati, başkalarının duygularını ve bakış açılarını anlama ve paylaşma yeteneğidir. Çevremizdekilerin duygularını anlayıp uyum sağlamayı, şefkat göstermeyi ve onların deneyimlerine gerçek ilgi göstermeyi içerir. Empati, daha güçlü ilişkiler kurmaya yardımcı olur ve kapsayıcı ve destekleyici bir ortamı teşvik eder.

5. Sosyal beceriler: Sosyal beceriler, sosyal durumlarda etkili bir şekilde yol almayı ve başkalarıyla olumlu ilişkiler kurma becerisini ifade eder. Buna iletişim becerileri, çatışma çözme becerileri, ekip çalışması ve işbirliği dahildir. Güçlü sosyal beceriler, bireylerin başkalarıyla bağlantı kurmasını, karşısındakileri olumlu etkilemesini ve takımlarda iyi çalışmasını sağlar.

Goleman’ın araştırması, duygusal zekanın kişisel ve profesyonel başarıda çok önemli bir rol oynadığını göstermiştir. Daha yüksek duygusal zekaya sahip insanlar zihinsel olarak daha sağlıklı olup, daha güçlü ilişkiler ve daha yüksek iş performansına sahip olma eğilimindedir. Ek olarak, yüksek duygusal zekaya sahip liderler, ekipleri yönetmede, çatışmaları çözmede ve başkalarına ilham vermede daha etkilidir.

Goleman’ın duygusal zeka üzerine çalışması, duyguları anlama ve yönetmenin, güçlü ilişkiler kurmanın kişisel ve profesyonel başarıya ulaşma konusundaki önemini vurgulamaktadır. Duygusal zekayı geliştirerek, bireyler öz farkındalıklarını, motivasyonlarını, empati ve sosyal becerilerini geliştirerek sonuçta daha tatmin edici ve başarılı yaşama doğru yol alabilirler

Goleman’ın Altı Liderlik Stilinin Önemi

Duygusal zeka altyapısıyla liderliğe baktığımızda Goleman’ın bu çatı üzerine yapılandırdığı liderlik stilleri çalışmasının önemini şu başlıklarda derleyebiliriz:

1. Etkili İletişim: Goleman’ın liderlik stilleri, liderler, yöneticiler ve ekip üyeleri arasındaki etkili iletişimin önemini vurgular. Liderler, iletişim tarzlarını anlayarak ve doğru zamanda kullanarak daha güçlü ilişkiler kurabilir, daha olumlu bir çalışma ortamı yaratabilir.

2. Motivasyon ve Bağlılık: Goleman’ın araştırması, liderlerin ekip üyelerini motive etme ve dahil etme konusundaki önemini vurgulamaktadır. Empati gösteren, güven uyandıran ve net yön sağlayan liderler, bir amaç duygusu yaratabilir ve çalışan motivasyonunu artırabilir.

3. Çatışma Çözümü: Goleman’ın liderlik stilleri, bir ekip içindeki çatışmaları yönetmenin önemini ele alır. Güçlü duygusal zekaya sahip liderler, çatışmalara etkili bir şekilde arabuluculuk edebilir, ekip içinde işbirliğini teşvik edebilir ve uyumlu bir çalışma ortamını sürdürülebilir kılarlar.

4. Durumsallık ve Esneklik: Goleman’ın liderlik stilleri, liderlerin yaklaşımlarında adaptasyonu ve esnek olma ihtiyacını vurgular. Farklı durumlar, farklı liderlik tarzları gerektirebilir ve tarzlarını tanıyabilen ve buna göre uyarlayabilen liderler, çeşitli zorluklarla başa çıkmak için daha donanımlıdır.

5. Karar Verme: Goleman’ın araştırması, etkili kararlar almada liderlerin öneminin altını çiziyor. Liderler, çeşitli bakış açılarını göz önünde bulundurarak, duyguları yöneterek ve eleştirel düşünceyi kullanarak hem organizasyonlarına hem de çalışanlara fayda sağlayan bilinçli kararlar alabilirler.

6. Çalışan Gelişimi: Goleman’ın liderlik stilleri, ekip üyelerinin gelişimine de odaklanır. Yapıcı geri bildirim, akıl hocalığı ve büyüme fırsatları sağlayan liderler, kuruluşlarında sürekli öğrenme ve gelişme kültürünü teşvik edebilir.

7. Örgütsel Performans: Sonuç olarak, Goleman’ın liderlik stilleri gelişmiş örgütsel performansa katkıda bulunur. Duygusal zekaya öncelik veren etkili liderler, ekip uyumunu, üretkenliği ve genel başarıyı arttıracaklardır.

Goleman’ın liderlik stilleri iletişimi, motivasyonu, çatışma çözümünü, uyum sağlamayı, karar vermeyi, çalışanların gelişimini ve organizasyonel performansı artırmak için gelişmiş bir çerçeve sunmaktadır. Bu stilleri liderlik yaklaşımlarına dahil ederek, bireyler daha etkili liderler olabilir ve ekipleri ve organizasyonları içinde olumlu etkiler yaratabilirler. Peki bahsedip durduğumuz bu altı liderlik stili nelerdir?

Goleman’ın Altı Temel Liderlik Stili

Her biri ayrı ve detaylı bir yazı konusu olan altı liderlik stiline üstten bir bakış atacak olursak her liderlik stilinin kendine has özelliklerini ve faydalı olacakları kurumsal durumları görürürüz.

1. Direktif Veren, Zorlayıcı Liderlik: Zorlayıcı liderlik stili, liderin kontrol uyguladığı ve anında itaat talep ettiği yukarıdan aşağıya bir yaklaşımla tanımlanabilir. Bu tarz, kriz zamanlarında veya hızlı kararların alınması gerektiğinde etkili olur. Takımın çok deneyimli olmadığı, kendi başına insiyatif al(a)mayacağının belli olduğu durumlarda etkin şekildeçalışır. Ancak bununla birlikte, aşırı kullanımı, ekip üyeleri arasında özerklik eksikliğine ve motivasyonun azalmasına yol açacaktır.

2. Yetki Veren, Delege Eden Vizyoner Liderlik: Yetki veren liderlik stilinin kökleri vizyon ve ilhama dayanır. Bu tarzı benimseyen liderler, ikna edici bir vizyon ortaya koyar, yüksek beklentiler belirler ve bu beklentilere dair ekibe net bir yön verirler. Güven uyandırırlar ve ekip üyelerine hedeflerine ulaşmaları için ihtiyaç duydukları yetkiyi, gücü verirler. Bu tarz, net bir yöne ihtiyaç duyulduğunda veya lider konusunda derin bir uzmanlığa sahip olduğunda işe yarar.

3. Katılımcı, Bağ Kuran Liderlik: Uyumu ve bağ kurmayı vurgulayan ilişkisel stil, olumlu bir çalışma ortamı yaratmaya odaklanır. Bu tarzı benimseyen liderler, ekip üyelerinin duygusal ihtiyaçlarına öncelik verir, işbirliğini teşvik eder ve aidiyet duygusunu besler. Bu tarz, çatışma çözümü, takım oluşturma veya moralin yükseltilmesi gerektiğinde etkilidir. Öte yandan performansın düşük olduğu ekiplerde gerekli iyileşmeyi zora sokan bir liderlik stilidir.

4. Demokratik Liderlik: Demokratik liderlik, kararlara herkesin katılımına ve işbirliğine değer verir. Bu tarzı benimseyen liderler, ekip üyelerinden gelen önerileri teşvik eder, ekipte fikir birliği arar ve başkalarını karar alma süreçlerine dahil eder. Bu tarz, katılımı teşvik eder, bireyleri güçlendirir ve ekip üyeleri arasında konuyu sahiplenme duygusunu besler. Farklı bakış açılarına ihtiyaç duyulduğunda veya ekip üyeleri son derece yetenekli ve bilgili olduğunda işe yarar. Fakat tahmin edileceği gibi diğer liderlik stillerine göre karar alma mekanizmasında daha çok zaman ihtiyaç duyulur. Kararlar için vakit harcanması gerekir; ekip içinde kaçınılmaz çatışmaların olduğu organizasyonlarda çözümsüz kitlenmelere yol açabilir.

5. Tempocu Liderlik: Hız belirleyen liderlik olarak da adlandırılan bu liderlik stili, performans için yüksek standartlar belirleyerek ve başkalarının da aynı şeyi yapmasını beklemekle karakterize edilebilir. Bu yazıyı okuyan herkesin iş hayatının bir döneminde mutlaka karşısına çıkan; sabaha karşı 03.00’de e-posta yollayan; 03.30’da da cevap bekleyen yönetici prototipi örnek gösterilebilir. Kendince örnek olarak liderlik etme tarzını benimseyen liderler, yine kendilerince mükemmellik sergiler ve ekip üyelerinin de benzer şekilde davranmasını, beklentilerini karşılamasını ister. Bu tarz, yüksek performans elde etmede ve kısa vadeli sonuçlara ulaşmada etkili olsa da, sürekli kullanıldığında tükenmişliğe yol açar. Yaratıcılığı ve inovasyonu engeller.

6. Koçvari Liderlik: Son dönemin popüler tabiriyle “koçvari” denen; koçluk yapan liderlik stili, bireylerin becerilerini ve yeteneklerini geliştirmeye odaklanır. Bu tarzı benimseyen liderler, ekip üyelerinin gelişmesine ve potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olmak için geri bildirim, mentorluk ve destek sağlar. Bu tarz, ekip üyeleri rehberliğe, beceri geliştirmeye ihtiyaç duyduklarında, kişisel gelişime açık ve istekli olduklarında etkilidir.

Bu liderlik stillerinin tek başına kullanılmasının doğru olmayacağını, bunun yerine liderlerin içinde bulundukları duruma bağlı olarak her birinden yararlanabilecekleri bir araç seti olarak tasarlandığını not etmek önemlidir. Etkili liderler, liderlik stillerini ekiplerinin ve bir bütün olarak organizasyonun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kullanmalıdırlar. Bu da bizi bu yazının en başında değindiğimiz durumsal liderlik konusuna getirir.

Durumsal Liderlik ve Duygusal Zeka

Durumsal liderlik doğrudan Daniel Goleman’a atfedilmese de, onun duygusal zeka üzerine yaptığı çalışmalar bu durumsal liderlik kavramına kolaylıkla uygulanabilir. Durumsal liderlik, kişinin liderlik stilini durumun ve konuya dahil olan bireylerin özel ihtiyaçlarına göre uyarlamasını vurgulayan bir liderlik yaklaşımıdır. Bir liderin cebinde tuttuğu liderlik şapkalarını duruma ve karşısındaki kişilere göre doğru zamanda takıp çıkardığı bir yaklaşım olarak örneklemek yanlış olmayacaktır.

Duygusal zeka bağlamında, yüksek düzeyde duygusal zekaya sahip liderler, farklı durumlarda ekip üyelerinin ihtiyaçlarını ve duygularını değerlendirmek ve anlamak için daha donanımlıdır. Bu, ekiplerini etkili bir şekilde yönetmek ve desteklemek için liderlik stillerini, liderlik şapkalarını buna göre seçmelerine olanak tanır. Durumsal liderliğe duygusal zeka şu şekilde uygulanabilir:

1. Durumu Değerlendirme: Duruma duygusal zekayla bakabilen liderler, karmaşıklık düzeyi, aciliyet ve ekibin duygusal iklimi dahil olmak üzere mevcut durumu değerlendirirler. İpuçlarına dikkat ederler ve ekip üyelerinin stres, motivasyon sorunları veya çatışmalar yaşayıp yaşamadığını algılarlar.

2. Bireysel Duygusal Durumları Anlamak: Duygusal zeka, liderlerin ekip üyelerinin duygularını ve ihtiyaçlarını anlamalarını sağlar. Ekip üyeleriyle empati kurabilirler ve farklı bireylerin duruma duygusal olarak nasıl tepki verdiğini fark edebilirler. Bu anlayış, liderlerin yaklaşımlarını her bireyin özel ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uyarlamasına yardımcı olur.

3. Liderlik Tarzını Belirlemek: Liderler, duruma ve duygulara bağlı olarak liderlik stillerini seçerler. Ekip üyeleri destek, motivasyon veya gelişime ihtiyaç duyduğunda daha ilişkisel, bağ kuran veya koçvari liderlik stilini benimseyebilirler. Alternatif olarak, net bir yön veya acil eylem gerektiğinde daha otoriter, direktif veren veya tempo belirleyen yaklaşımlara yönelebilirler.

4. Esneklik ve Çeviklik: Duygusal zeka, liderlerin liderlik yaklaşımlarında esnek ve çevik olmalarını sağlar. Durumun ve ekibin ihtiyaçlarına göre farklı stiller arasında kolayca geçiş yapabilirler. Bu uyarlanabilirlik, liderlerin karmaşık ve sürekli değişen durumlarda etkili bir şekilde gezinmesine yardımcı olur.

5. Etkili İletişim: Bir liderin iletişim becerileri de durumsal liderlik konusunda öne çıkar. Yüksek duygusal zekaya sahip liderler, ekip üyeleriyle duygularını kabul eden, net yönlendirme sağlayan, güven ve işbirliği ortamını teşvik eden bir şekilde iletişim kurmak durumundadırlar.

Liderler, durumsal liderliği duygusal zeka ve farkındalık ile birleştirerek, ekip üyelerinin anlaşıldıklarını, motive olduklarını ve güçlendiklerini hissettikleri olumlu ve destekleyici bir çalışma ortamı yaratabilirler. Durumsal ihtiyaçlara ve duygusal zekaya dayalı liderlik tarzlarını uyarlama yeteneği, liderlerin güçlü ilişkiler kurmasına, ekip performansını geliştirmesine ve istenen sonuçları elde etmesine yardımcı olur.

Bunun da elbette tek yolu; liderlerin kendilerini, duygularını ve tepkilerini iyi tanımaları, farkındalıklarını en üst seviyede tutmalarıdır. Son yıllarda lider ve yönetici koçluğunun yükselmesi, ve koçluğun sadece liderlerin değil tüm organizasyonun performansının katlanarak artmasının ardında yatan en büyük etken olmasının sebebi bu farkındalık ihtiyacıdır.

Durumsal liderliğin, durumun ve bireylerin ihtiyaçlarını dikkate almasına rağmen, yalnızca duygusal zekaya dayanmadığını da son not olarak eklemek önemli. Durumsal liderlik görev karmaşıklığı, takım dinamikleri, bireysel yetkinlik ve deneyimler gibi faktörleri de göz önüne almayı atlamamalıdır.

Leave a Reply

WhatsApp chat