Bu fotografın hikayesini neredeyse kimseye anlatmamışımdır. Çok sevdiğim bu fotograf uzun zaman evimin sokak kapısından girildiğinde ilk karşılaşılan duvarını süslemiştir.
Ayrılmış ya da ayrılmakta olan ebeveynlere koçluk ve danışmanlık yaptığım bu günlerde arşivimde bu fotografa denk geldiğimde hikayesini yazayım dedim. Ayrı bir eve taşınma ve kızımızın iki ayrı evinin olma zamanının geldiği günlere ait bir kare bu. Hatta öyle ki taşınmak üzere bir ev tutmamın hemen ardından gittiğimiz önceden planlanmış bir kış kampında çekildi fotograf.
Babaolmak.com sebebiyle tanıştığımız bir kadroyla kampa gidelim mi baba? oluşumunun ilk habercilerinden bir kış kampıydı. Bolu’nun bir dağında, Aladağ’da Orman Müdürlüğü’ne ait kiralanabilir ufak evlerde bir Mart hafta sonu. Kar olur hayaliyle gittiğimiz, ilk gittiğimizde hiç kar yokken ertesi gün bembeyaz kara uyandığımız, dönüş yoluna nasıl çıkacağız paniğiyle zincir takmaya kalkıp pazar öğleden sonra olduğunda ortada yine hiç kar kalmayan bir hafta sonu.
Kafadaki Kaygılar ve Soru İşaretleri
Fotoğrafa döneyim… Kuzey ülkelerinden birinde kırsalda çekilmiş gibi görünen bu kare dediğim gibi Bolu’da; kafamda binbir türlü soruyla boğuştuğum bir hafta sonunda çekildi. Bir kısmı çok teknik işlerdi elbette; önümüzdeki hafta evi boyatmalı, temizletmeli, eşya almalı diye başlayan; kızımızın odası çok benzer kondüsyonda olmalı diye bir takım kaygılarla bezenip oradan “her şey nasıl olacak acaba?” diye evrilip oradan sonrası tamamen duygusal bir takım sorular.
Herkes yemek hazırlarken bir köşede sessizlik içinde oturup dururken “yazılarını yazan neşeli şen şakrak adam sen değilsin sanki” diye eleştirildiğim; “şu anda aslında sen içinden yazı yazıyorsun” diye gözlemlendiğim aslında sadece kafamın pek çok bilinmezle çok dolu olduğu bir hafta sonu.
Yıllar sonra bugün baktığımda; her ne kadar o sırada bir psikologla düzenli görüşüyor olsam da; “koçluk” denen kavramı o gün biliyor, tanıyor olması isterdim. Hatta bugün artık daha da dikeyleşen; ebeveyn koçluğu, aile koçluğu, ilişki sistemleri koçluğu, çatışma yönetimi gibi kavramlardan haberdar olsaydım.
Herkesin Kendi Yolu, Kendi Yolculuğu
Belki de bu konuda deneyimli biriyle sohbet etmek kafamdaki sorulara cevaplar bulmamı kolaylaştıracak; koçluk almış olarak pek çok şeyi daha hızlı ve net fark edecektim. Kimbilir. Bildiğim o ki, bugün, aynı yollardan geçmiş pek çok kişinin bazen deneyimleriyle bazen sadece sorularıyla bezen sadece hisleriyle birbirlerine yol gösterebilir yol göstermekten de ziyade birbirlerinin -kendileri- için doğru yolu bulmalarına yardım edebildikleri.
Bugün dülündüğümde gfark ettiğim, ayrılmış ebeveyn koçluğunun, yeri geldiğinde ayrılmış ebeveyn danışmalığının toplumda ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğu.
Fotografa baktığımda kendi ayrılma sürecim ve o hafta sonu kafamda uçuşan sorular ve kaygıları hatırladığım bir gerçek. Dolayısıyla ister istemez bu fotografın yazısı ayrılan, ayrılmakta olan ya da ayrılmış ebeveyn koçluğu üzerine oldu.
Öte yandan bugün baktığımda çok sevdiğim bu fotograf o dönemin aşılmaz olmadığının, kışın -tüm güzelliğiyle geçişinin ardından- baharın geldiğini de hatırlatıyor bana.
Karlar altında bir dağ evinde ateş başının ne keyifli olduğunu da anlatmaya hiç gerek yok sanırım.